Bir Çift Fosil, Evrim Soyağacını Yıktı

Bir çift fosil, evrim soyağacını yıktı

Bir-cift-fosil-evrim-soyagacini-yiktiEvrimcilerin ders kitaplarında yıllarca “bilimsel gerçek” olarak anlattıkları, müzelerde milyonlarca kişiye insanın tarihi olarak göstermeye çalıştıkları bir senaryo, yapılan son bir paleoantropolojik keşifle altüst oldu. İnsanın sözde evrimsel ataları Homo habilis ve Homo erectus“un aynı dönemde yaşadığını gösteren bulgular, bunların birbirinden evrimleşmiş olduğu varsayımını geri dönüşü olmayan bir biçimde ortadan kaldırdı. Sözkonusu keşfin detayları evrimci İngiliz bilim dergisi Nature”da yayımlandı. (1)

Paleoantropolji çevrelerinde çok konuşulacağı şimdiden belli olan bulguları ünlü paleoantropolog Meave Leakey başkanlığındaki bir araştırmacı ekibi gerçekleştirildi. Ekip, 1.55 milyon yıllık bir Homo erectus kafatasını Kenya”da bulunan Turkana Gölü”nün yakınlarındaki Ileret bölgesinde buldu. İlave bir bulgu, bu mevkiden fazla uzak olmayan bir yerde ele geçirilen ve 1.44 milyon yıllık bir üst çene kemiği oldu. Paleoantropolojiyi sarsan fosil ikilisini ilginç kılan özellikleri yaşları olduğu için, araştırmacılar bilimsel yazılarında bunların güvenilirliğine özellikle dikkat çekti:

“Ileret bölgesinde elde edilen ve güvenilir şekilde tarihlendirilmiş olan bu yeni örneklerle, H. habilis ve H. erectus“un Doğu Afrika”da yarım milyon yıl kadar birlikte yaşadıkları görülmektedir”. (2)

Bu bulgu son derece büyük bir önem taşımaktadır. Söz konusu delil ile evrimcilerin varsaydığı ata-soy ilişkisi ortadan kalkmış, evrim teorisinin geçersizliği bir kez daha güçlü bir şekilde delillendirilmiş bulunmaktadır. University College London anatomisti Fred Spoor”un sözleriyle bu bulgu, “büyükanne ve büyük-büyükannenizin, birbirlerinin anne kızı değil de kızkardeşleri olduğunu bulmaya denk”tir. (3)

Çöken senaryo neyi savunuyordu?

Bilimsel bulgularla çürütülen evrimsel “merdiven modeli”nde, insanın sözde maymunsu atalarının “Australopithecus>Homo habilis>Homo erectus>Homo sapiens” sıralamasında olduğu ve bu türlerin gitgide gelişerek birbirlerinden türediği hikayesi anlatılıyordu. Bu hayali evrimsel modele göre örneğin Homo habilis popülasyonu bir bütün halinde ve zaman içinde değişim geçirerek yerini Homo erectus”a bırakıyordu.

Ancak son yıllarda yaşanan bir dizi paleoantropolojik gelişme, fosil kaydının bu yöndeki evrimci varsayımları kesin olarak reddettiğini göstermeye başladı. Örneğin anatomist Bernard Wood, 2002 yılında yapılan bir başka fosil bulgusunu yorumlarken şunları söylüyordu:

“Üniversiteye başladığım 1963 yılında, insanın evrimi bir merdiven gibi görülüyordu. Bu merdivenin basamakları, maymundan insana doğru ilerleyen ve her aşaması bir öncekinden daha az maymunsu olan bir seri ara formdan meydana geliyordu… Ama şimdi insanın evrimi (karmakarışık) bir çalıya benziyor… Fosillerin birbirleriyle nasıl bir ilişkisi olduğu ve herhangi birisinin gerçekten insanın atası olup olmadığı hala tartışmalı.”(4)

Bernard Wood”un 2002 yılında yaptığı bu açıklamanın artında ele geçirilen bu son bulgu, evrimcilerin sallantıda olan soyağacına son darbeyi vurarak çöküşü getirdi.

Senaryosuyla birlikte çöken ikon

O resmi mutlaka görmüşsünüzdür. Resmin sol tarafında tıknaz, öne doğru çıkık çeneli, kambur yürüyen bir orangutan bulunur. Sağ tarafta ise zarif, yüksek alınlı, geleceğe doğru amaçlı adımlar atan bir insan bulunmaktadır. Bu ikisinin arasında ise maymundan insana doğru birbirini takip eden figürler bulunmaktadır. “Bilimsel” yayınlarda yer verilen bu resim, fosil kaydının maymundan insana doğru varsayılan evrimsel gelişmeyi destekleyip delillendirdiği imajını vermeyi amaçlamaktadır ve Darwinistlerin önemli bir propaganda malzemesidir.

Evrimciler bu resmi heryerde kullanmış olmalarına rağmen, bununla ilgili önemli bir problemleri vardır: Maymundan insana bu hayali gelişimin doğru olduğuna dair kanıtlar hiçbir zaman varolmamıştır. Evrimciler yeni fosillerin problemleri gidereceğini umut etmişlerdir, fakat buna rağmen, fosil kaydına eklenen fosiller anatomik ve kronolojik kriterler açısından umdukları sürekliliği bir türlü ortaya koymamış, sadece yeni çelişkilere yol açmıştır. Nitekim Fred Spoor “Bilgimiz ne kadar artarsa, hikaye de o kadar karmaşıklaşıyor” diyerek evrimcilerin bu açmazını dile getirmektedir. (5)

Evrimcilerin bilimsel gerçek konumuna yükseltmeyi amaçladıkları bu senaryonun gerçekte bir aldatmaca olduğunun itirafını, yeni bulunan bu Kenya fosilleriyle ilgili yorumlarda görmek mümkündür. Örneğin evrimci belgesel kanalı Discovery Channel”ın internet sitesinde “Fosiller insanın soyağacını sarstı” başlığıyla verilen haberde şu ifadelere yer verilmektedir:

“Afrika”da ele geçirilen şaşırtıcı fosiller dört-ayak üzerinde yürüyen maymundan bavul taşıyan insana doğru olan ikonik (ikon haline gelmiş) doğrusal evrim çizgisinde kördüğümler meydana getiriyor” (6)

Bilim muhabiri E. J. Mundell tarafından hazırlanan yazıda ise “Eski bir tür olan Homo habilis“in yerini Homo erectus“a, Homo erectus“un da yerini Homo sapiens“e bırakacak şekilde evrimleştiğini savunan kademeli teori artık yok” ifadeleriyle evrimci senaryonun çöküşü teyid edildi. (7)

Evrimcilerin bilgisizlik itirafı

Burada evrimciler adına hayret verici olan çelişki şudur: İnsanın kökeniyle ilgili fosil araştırmalarını yüzyıldan uzun bir süredir yürütmelerine, bulunan birkaç kemik parçasını medyayı kullanarak topluma büyük antropolojik keşifler edasında tanıtmalarına karşın, körükörüne inandıkları bu senaryoya dair hiçbirşey bilmemektedirler. Ve bunu -mecbur kaldıkça- kendileri itiraf etmektedirler. Harvard Üniversitesi antropoloğu Dr. Daniel Lieberman Kenya bulgularıyla ilgili yorumlarında şunları söylemektedir:

Bu fosil bulgusu, daha çok maymunsu olan bir canlıdan daha çok insansı olan bir canlıya geçişe dair bildiklerimizin ne kadar az olduğunu gösteriyor” (8)

Homo habilis ve Homo erectus’un “bağımsız” kökenleri

Bulguları yorumlayan Leakey, bunların Homo erectus“un Homo habilis“ten evrimleşmiş olamayacağını gösterdiğini belirtiyor. Bu ikisi arasında ata-soy ilişkisini reddeden Leakey”in habilis ve erectus“un kökeniyle ilgili söyledikleri ise bağımsız kökenlere işaret ediyor. Leakey, bu ikisinin günümüzden 2 ila 3 milyon yıl kadar önce ve birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkmış olmaları gerektiğini düşünüyor. (9) Evrim teorisine göre bu ikisinin soyunun çıkış noktası olması gereken hayali ortak atalardan ise fosil kayıtlarında hiçbir iz bulunmuyor.

Evrimci önyargılar bir yana bırakılırsa

Görüldüğü gibi evrimciler;

1. Erectus“un habilis“ten evrimleşmiş olamayacağını,
2. Erectus ve habilis“in birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkmış göründüğünü,
3. Ve bu ikisinin soyunu birbirine bağlayabilecek bir ortak atanın fosil kayıtlarında karşılığı bulunmadığını itiraf etmektedirler.

Bu durumu değerlendirmek için, tanınmış bir evrimci biyolog olan Douglas Futuyma”nın öne sürdüğü kıstası kriter alabiliriz.

“Canlılar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmışlardır ya da kendilerinden önce var olan bazı canlı türlerinden evrimleşerek meydana gelmişlerdir. Eğer eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıkmışlarsa, o halde üstün bir akıl tarafından yaratılmış olmaları gerekir” demektedir Futuyma. (10)

Görüldüğü gibi erectus ve habilis“in durumu, Futuyma”nın sözleriyle “eksiksiz ve mükemmel biçimde ortaya çıkışa” işaret etmektedir ve bunlar ara formlarla ne birbirlerine ne de ortak ata olarak savunulabilecek herhangi başka bir türe bağlanamadıkları için “kendilerinden önce varolan bazı canlı türlerinden evrimleşmedikleri” de açıktır.

Kısacası evrimci önyargılara körükörüne bağlı olmayan birisi için evrimciler tarafından H. erectus ve H. habilis olarak kategorilendirilmiş olan insanın kökeninin yaratılışa işaret ettiği açık ve net bir gerçektir.

Darwinist Türk Medyasına Çağrı

Türkiye”de artık Darwinizm”in masallarının kolayca yaygınlaştırılabileceği bir tekseslilik ortamı yoktur. Darwinizm aleyhindeki kanıtların hür ve yaygın şekilde bilinip değerlendirildiği demokratik, akılcı bir ortam vardır. Türk halkı insanın evrimi senaryosunun çöktüğünü, yıllarca propaganda malzemesi yapılan hikayelerin bilimdışı olduğunu artık bilmektedir.

Üstelik durum dünyada da çok farklı değildir. Darwinizm”in doğduğu atmosfer olan batı kültürü dahi, medyasında insanın evrimi senaryosunun çöküşüne yer veren ifadeleri yayımlamakta, evrim teorisinin çöküşünü açık ve net delillerle sürekli olarak dile getirmektedir. Evrime inananların sayısı gün geçtikçe azalmakta, insanlar Yaratılış gerçeğine yönelmektedir.

Bu durumda yapılması gereken şudur: Artık Türk medyasının da bilimsel gerçekleri akılcı şekilde değerlendirip, evrimin gerçekleşmemiş bir teori olduğunu görmesi gerekmektedir. Türk medyasının, dogmatik yönlendirmelere kanmayarak bilimsel bulgular ve deliller doğrultusunda okuyucularına ulaşması gerekmektedir. Çünkü insanlar, bilimsel gerçeklerden ve onların verdiği mesajdan artık haberdardırlar ve Darwinizm aldatmacası artık halkımız üzerinde etkisizdir. İşte bu nedenle Türk medyası, yakın bir gelecekte tarihin en büyük bilim sahtekarlığı olarak anılacak olan evrim teorisinin savunucuları olarak tanınmaktan sakınmalı, doğru ve dürüst bilimin destekçisi olmalıdır.

Referanslar:
(1). Fred Spoor et, al.,”Implications of new early Homo fossils from Ileret, east of Lake Turkana, Kenya”, Nature 448, 9 Ağustos 2007, ss. 688-691 (İnternet önbaskısı 5 Ağustos 2007, http://www.nature.com/nature/journal/v448/n7154/full/nature05986.html)
(2). Fred Spoor et, al, ibid.
(3). Seth Borenstein [Associated Press writer], “Fossils shake human family tree”, Discovery Channel News, 8 Ağustos 2007,
http://dsc.discovery.com/news/2007/08/08/fossil_arc.html?category=archaeology&guid=20070808160030&dcitc=w19-502-ak-0000
(4). Bernard Wood in: John Whitfield, “Oldest Member of Human Family Found”, Nature, 11 July 2002
(5). Seth Borenstein,
ibid.
(6). Seth Borenstein,
ibid.
(7). E. J. Mundell, “2 Human Ancestors Probably Co-Existed”, 8 Ağustos 2007,
http://www.drkoop.com/newsdetail/93/607136.html
(8). John Noble Wilford, “Fossils Challene Linear Evolution”, 9 Ağustos 2007, http://www.nytimes.com/2007/08/09/science/08cnd-fossil.html?_r=1&ref=science&oref=slogin
(9).  Seth Borenstein, ibid.
 (10). Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York: Pantheon Books, 1983. s. 197

http://harunyahya.org/tr/NetCevap/146749/Bir-cift-fosil-evrim-soyagacini-yikti