Materyalizm ve İbrani Öğretisi

Baruch Spinoza

Baruch Spinoza; İbrani öğretisindeki materyalizmi modern felsefeye taşıyan adam….

Aydınlanmanın bir başka özelliği, materyalist felsefeye öncülük etmesiydi. İnsan böylece, mutlak varlığın madde olduğuna, varlığını maddeye borçlu olduğuna inandırılıyor ve maddeye dayalı amaçlara yöneltiliyordu. Bunun açık örneğini, geliştirdiği mekanik evren anlayışıyla bir yüzyıl sonra güç kazanacak olan materyalist düşünceye zemin hazırlayan Isaac Newton vermişti. Ünlü fizikçi, evreni bir saate benzetmişti. Ona göre bu saat Yaratıcı tarafından kurulmuştu ve sonra da kendi kendisine işlemekteydi. İnsan, bu dev saatin, yani maddeden oluşan ve herhangi bir ilahi müdahale olmadan sebep-sonuç ilişkilerine bağlı olarak (determinist) işleyen mekanizmanın bir parçasıydı. Allah evrene karışmadığına göre de, insanın O’na yönelmesinin ve O’ndan istemesinin bir anlamı kalmıyordu; insan bu madde yığını içinde kendi başının çaresine bakmakla yükümlüydü. Allah evrene karışmadığına göre, kuşkusuz dini otorite de dünyaya karışamazdı. Elbette bu son derece sapkın bir düşünceydi.

Bu düşünceyi, yani mekanist evren anlayışını geliştiren Newton’un üst dereceli bir mason ve iyi bir Kabala öğrencisi olduğunu biliyoruz. Acaba maddeci fiziğin kurucusu, kuramını geliştirirken mason kaynaklarından yani Kabala’dan ve İbrani düşüncesinden mi etkilenmişti?…

Yahudi dininin özelliklerini incelediğimizde bu soruya olumlu cevap vermenin mümkün olduğunu görüyoruz. Çünkü Aydınlanmanın öncülüğünü yaptığı materyalizm, Yahudi dininin de en başta gelen özelliğidir. Yahudi dini, “mana” üzerine değil, “madde” üzerine kurulu bir dindir. İnsana vaadettikleri ancak maddi kurtuluştur (dünya egemenliği gibi) ama asla bir manevi kurtuluş vaadetmemektedir.

Bu konudaki tutarlı bazı yorum ve tespitleri, yine Aliya İzzetbegoviç yapıyor. İzzetbegoviç, İbrani dininin materyalist özelliğinden şöyle söz ediyor:

Ölümsüzlükle ilgili öğreti, Yahudilerce hiçbir zaman tam olarak kabul edilmiş değildir. Sadukiler (Hz. İsa dönemindeki bir Yahudi mezhebi) onu Hz. İsa’nın zamanında bile reddediyorlardı. Ortaçağ’ın en büyük Yahudi düşünürü olan Maimonides, ölümsüzlüğün kişisel olmadığını iddia etmiştir ki, bu görüş hemen hemen ölümsüzlük düşüncesinin kendini inkar etmek demektir. Bir başka büyük Yahudi olan Baruch Spinoza daha da ileri giderek, Eski Ahit’in ölümsüzlükten hiç söz etmediğini öne sürüyor. Renan ve ondan sonra Berdjayev, tutarlı olarak, Yahudilerin ölümsüzlük fikrini kabul edemediklerini, çünkü bu fikrin dünya görüşleriyle uyuşmasının mümkün olmadığını öne sürmüşlerdir…Spinoza’nın örneğinde, yeni materyalist felsefenin Yahudiliğin bağrında veya Yahudi geleneğinin kaynaklarında doğuşu çok iyi izlenebilir. Bu gelenekte, dini öz; milli, siyasi ve dünyevi içeriğe göre çok ince ve sığ kalıyor, yani hıristiyanlığa tamamen ters bir durum. Spinoza’nın yazılarında her yere ‘Tanrı’ yerine ‘tabiat’ kelimesi konulabilir. Bu konuda kendisi bile açık olarak yol gösteriyor. Tanrı kavramından, şahsi irade, hatta şuurla ilgili herşeyi çıkartarak, Spinoza, bu iki kavramı birbirine yaklaştırır. Aforoz edilmesine rağmen, Spinoza gerçek bir Yahudidir (hahamların onu lanetlemesi yanlış anlamalarından kaynaklanıyordu).3

(Spinoza ile ilgili bir başka ilginç bilgiyi de, Yahudi yazar Henri Serovya, Fransızca yazdığı Kabala adlı kitapta veriyor. Spinoza, Serovya’nın bildirdiğine göre, Kabala ile yakından ilgilenmiş ve düşüncelerini geliştirirken Ka-bala’dan etkilenmiştir.)

İzzetbegoviç’in yorumları, özellikle Spinoza ile ilgili olanları, Yahudi dininin bakış açısının Hıristiyanlıktan (ve İslam’dan) ne kadar uzak ve materyalizmle ne kadar içiçe olduğunun ifadesi .4 Bosna lideri, bu yorumlarının ardından, Yahudilerin tarih boyunca maddesel gelişmelerin ardında olduklarına değinerek, “Yahudilik tarihi, dünyanın iktisadi tarihidir” diyor. Buna ek olarak, siyasi ekonominin ve sosyalist fikirlerin en büyük isimlerinin “hemen hemen istisnasız” Yahudi oluşlarına dikkat çekiyor. İzzetbegoviç, ilk bölümde incelediğimiz konuya, Yeni Dünya’nın keşfine de değinerek şöyle diyor: “Kolomb’un deneyiminin Yahudilerce finanse edilmiş olmasında ve… Yeni Dünya’nın keşfedilmesine Yahudilerin hatta doğrudan doğruya katılmasında biraz sembolizm vardır.”

Bosna lideri, Yahudilik-materyalizm ilişkisi hakkında son olarak da şöyle diyor: “Yahudi materyalizmi (veya pozitivizmi), insanın bilincini dünyaya doğru yöneltmiş ve bütün tarih boyunca dış (dünyevi) gereklere olan ilgisini tahrik etmiştir.” 5 Bu nedenledir ki Yahudiler, Aydınlanma’dan çok daha önce de materyalizmin en ateşli savunucuları arasında yer almışlardır. Maddeciliğin kaynağı olan ilk çağ atomcu görüşünü tüm Ortadoğu’ya yayanlar Yahudi felsefecilerdir.

Tüm bunlar, Aydınlanmanın ve onun en önemli içeriği olan pozitivist/materyalist düşüncenin neden ve nasıl Yahudi diniyle bu denli içli-dışlı olduğu sorusunun cevabıdır. Bu, Tapınakçı geleneğini sürdüren masonların Yahudi önde gelenlerine tabi olmasıyla kurulan İttifak’ın, Katolik dini otoritesi liderliğinde kurulmuş olan Avrupa düzenini değiştirirken, yerine Yahudi dünya görüşünü yerleştirdiğinin bir göstergesidir. Ahireti (uhrevi olanı) hedef seçen ve dünyadan (maddi olandan) yüz çeviren Katolik düzeni yerine konmuş olan düşünce, yalnızca ve yalnızca dünyayı ve maddeyi yücelten bir düşüncedir ve asıl olarak Yahudi düşüncesidir. Kuran’da, Yahudilerden söz edilirken, bu noktaya dikkat çekilir ve onların en önemli özelliklerinden birinin “dünyayı ahirete tercih” etmek olduğunu bildirilir: “İşte bunlar (Yahudiler), ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.” (Bakara Suresi, 86)

Aydınlanma’nın içerdiği diğer kavramlara baktığımızda da, yine İbrani öğretisinin izlerini görmek mümkündür.

(Harun Yahya’nın Yeni Masonik Düzen adlı kitabından.)