Darwin’in Evrim Teorisi Niçin Toplumsal Bir Tehlikedir?
Okullarında gençlere Darwinizm’i bilimsel bir gerçek gibi anlatan bazı ülkeler, bu gençlere saldırganlığı, “yaşam mücadelesi”nde ayakta kalmak için savaşmak gerektiği yalanını da telkin etmektedirler. |
Önyargılardan uzak, samimi ve hür düşünen hiç kimse, şuursuz atomların tesadüfler sonucunda biraraya gelip, organize olup, düşünen, akleden, hisseden, gören, işiten, medeniyetler kuran, buluşlar yapan, sanat eserleri meydana getiren, sevinen, üzülen, sonra kendisini oluşturan atomları elektron mikroskobu altında inceleyen bilim adamlarını meydana getirdiğine inanmaz. Fakat Darwin’in teorisi insanlara bu akıl dışı inancı dayatır. Kullandıkları bilimsel terminolojiye rağmen, sonuçta Darwinistlerin inandığı mantığın özü budur.
Bu çarpık mantığa inanan bir insan, akılcı analiz yapma ve muhakeme yeteneğini yitirmeye başlar. Dünyanın en imkansız senaryosunu çok makulmüş gibi görüp kabul ettikten sonra, karşısına çıkan tüm imani delileri göremez hale gelir. Düşünme yeteneğini yitirmiş, çok açık gerçekleri, aldığı telkinler ve yapılan propagandalar nedeniyle göremeyen, sırf çoğunluk kabul ediyor diye yanlış bir fikri körü körüne kabul eden bu insanı her yöne çekmek mümkündür. Bu aşamaya geldikten sonra bu kimseler artık vicdanlarını ve akıllarını kullanamaz hale gelmiş olurlar. Bu kişinin eline silah vermek, onu dağlara çıkarmak ya da “Darwin bu insanın aşağı ırk olduğunu söylüyor, onun için onu öldürebilirsin” diye yalanlara ikna etmek çok kolaylaşır.
Bu mantık içinde yetişen insanların toplumlara, sadece zarar getireceğini de bilmek gerekir. Bugünün gençleri, geleceğin yetişkinleri, yöneticileri, devlet adamları, eğitimcileri olarak karşımıza çıkacaklardır. Bu nedenle şayet ileride bugün olduğu gibi çağdaş, bilim düzeyi yüksek, hurafelerden uzak ve ileri bir medeniyet umut ediliyorsa, günümüz gençlerine ona göre bir eğitim sunulmalıdır. Bu da öncelikle gençlerin Darwinist hurafelerden, sahtekarlıklardan kurtarılmalarıyla, onlara tesadüf eseri hayvanlardan evrimleştikleri masallarını değil de, Allah’ın onları, canlılar arasında ruha ve en üst bilince sahip varlıklar olarak yarattığını anlatmakla mümkündür. Çünkü gerçek olan budur.
Bu yanlış eğitim yüzünden kendi elleriyle terörist yetiştiren ülkeler, sonra da ürettikleri bu ölüm makinelerini tek tek toplamaya çalışmaktadırlar. Oysa kesin çözüm en başta bu gençlere Darwinist hurafelerden arınmış bir eğitim vermektir. |
Eğer gençler şerefli, yüksek bir şuur ve ruh sahibi varlıklar olarak yaratıldıklarını bilirlerse, buna yakışır şekilde davranacaklardır. Ama hiçbir doğruluk payı olmadığı halde tesadüfen oluştukları, hayvanlardan evrimleştikleri, maymunla ortak ataya sahip oldukları gibi hurafelere inandırılırlarsa, o zaman da hayatı bir sözde “kavga” olarak görecek, bu kavgada üstün gelmek için kendince her yolu mübah sayacaklardır. Böylece hoşgörü, şefkat, sevgi, saygı, kardeşlik gibi insani vasıflardan uzak, sorumsuz, bencil ve her türlü zalimliği yapabilecek bir nesil ortaya çıkmış olacaktır. Zaten hayvandan evrimleştiği masalına inandırıldıkları için de kendilerini ve diğer insanları değersiz görecek ve onurlu, şerefli, ahlaklı bir hayat sürmeyi anlamsız bularak, bencilce her türlü kötülüğü ve ahlaksızlığı sergileyebileceklerdir.
O halde yapılması gereken, eğitim kurumlarında, kitaplarda, basın ve yayın organlarında, toplumsal platformlarda, kısacası her yerde evrim hurafeleri ile dünya gençliğinin beyinlerinin yıkanmasına izin vermemek ve onları Kuran’ın ve bilimin öngördüğü akılcılığa, derin düşünmeye yöneltmektir.
Nitekim dünyada pek çok millet Darwinizm’in gençlerine verdiği tahribatı geri dönüşü olmayan bir şekilde yaşamaktadır. İngiltere’deki holiganlar, Almanya’daki neo-Naziler, Amerika’da dazlaklar ve daha sayısız ülkede gençlerin büyük çoğunluğu, bugün tüm insani vasıflarını kaybetmiş şekilde, etraflarına vahşet saçan katiller, caniler olarak Darwinizm tehlikesinin canlı göstergeleri olmuşlardır. Şu anda bu ülkelerin, kontrolden çıkmış gençlerine karşı acze düşmüş olmasının nedeni, zamanında bu gençlerin Darwinist eğitimden geçmiş olmalarıdır. Bugüne dek Türk Milleti bu tip oyunlara hiçbir zaman gelmemiş, Darwinist ve Darwinizm’den güç alan komünist, faşist odakların tuzaklarına hiç düşmemiştir. Bugün de aynı şekilde, gençliği hedef alanların, onları bu tür hurafelerle yanıltmaya çalışanların oyunlarına gelmeyecektir.
Sayın Adnan Oktar ‘ın Kırşehir Ahi TV Röportajı, 15 Temmuz 2008
SUNUCU: Ve bu kadar zorluklarda da kitap yazdınız ve birçok kitaplarınızda da öncelikle hep evrim teorisine önem verdiniz. Neden öncelikle evrim teorisine önem verdiniz. Yani bunun ne kadar önemi var? Ne kadar önemli evrim teorisi?
ADNAN OKTAR: Müslümanların beynine sırttan bir pençe atıldı. Sırtlarından yani başlarının arka tarafından bir pençe atıldı. Ama sadece önlerini görüyorlar. Yani, “Bu olayların arkasında ne var? Bu kadar fitnenin, fücurun arkasında ne var?” Buna bakmıyorlar. “Bir insan dini hükümlere niye saldırır, İslam’a niye saldırır?” Bunu araştırmıyorlar. “Dinsizliğinden, imansızlığından” deyip geçiyorlar. Ama bu adam niye bu hale geldi? Adama baktığımızda tek bir şey karşımıza çıkıyor, Darwinizm. Darwinizm putuna inanıyor. Adamın batıl dini ayakta durduğu müddetçe o dine sadık kalır. Önce o dinin geçersizliğinin ispat edilmesi lazım. Bizim yaptığımız da bu büyük fitnenin, bu büyük yalanın bir oyun olduğunu insanlara anlatmak. Darwinizm’in sinsi gücünü, sinsi etkisini Müslümanlar hiç tahmin edemedi şu ana kadar. İslam aleminde fark edilemedi. Mesela hiç bir İslam alimi Darwinizm’e karşı benim yaptığım tarzda, bizlerin yaptığı tarzda bir mücadele vermedi. Yani birkaç satır belki geçmiştir, bazıları hiç konuşmamıştır. Bu konuda hiç bir açıklama yapmamıştır. Bu da Allah’a şükür, ben bir nimet olarak görüyorum. Allah’ın beni ve arkadaşlarımı vazifelendirmesini bu konuda bir nimet olarak görüyorum. Fakat Müslümanların kanını sürekli boşaltan bir sistem var, eriten.
Yani Müslümanların kanını çeken, böyle ensesinden kanını emen bir sülük gibi bir şey bu. Müslümanlar bunu görmüyor. O güçsüz yapının nereden geldiğini araştıracağına, o sistemle mücadele ediyor. Halbuki sistemle mücadele etmenin en güzel yolu, onun dinini ortadan kaldırmaktır. Yani nasıl karşımızdaki güç bizim dinimizi ortadan kaldırmaya çalışıyorsa Müslümanın da onun dinini ortadan kaldırmaya çalışması lazım. İki din çatışıyor çünkü. İslamiyet ve Darwinizm çatışıyor. Darwinizm ateist, materyalist bir din, bir putperest din, Sümerler devrinden beri gelen bir din. Çok eskidir. Yani Darwinizm yeni ortaya çıkmış bir din değil. Mısır tarihine baktığımızda da, Firavunlar devrinde de aynı ideolojinin, aynı batıl inancın olduğunu görüyoruz. Sümerlerde, Akatlarda hepsinde vardır. Bütün efsanelerde vardır bu.
Yani eski bir felsefe bu, sapık bir dindir. Bu gizli dini deşifre etmek, ortaya çıkartmak çok önemli. Gizli olan her şeyin mutlaka açığa çıkartılması lazım, Müslümanlığa karşıt olan. Mesela masonluk da böyledir, gizlidir. Çünkü Müslüman çok açık oluyor. Hatta sakallı, cüppeli oluyor gerekirse. Yahut bir şekilde belli ediyor. Namaz kılıyor, belli ediyor. Ama mason kendini belli etmez. Müslümanlar da onlarla o zaman mücadele edemiyor fikri olarak. Mesela mason kendini dindar tanıtıyor, fakat Darwinist oluyor, ateist, materyalist oluyor. Onun için deşifre etmek, ortaya çıkartmak, anlatmak, masonluğu tarif etmek, Darwinizm’i tarif etmek, gizli hiçbir şey bırakmamak çok hayatidir.