Darwinizm Bilim Eğitimini Engelliyor

Yaşamın ve Evrenin Kökeni – Uluslararası Konferans 2016

Altuğ Berker’in Sunumu: “Darwinizm Bilim Eğitimini Engelliyor”

Albert Einstein’ın şu sözüyle başlamak istiyorum:

“Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalıyor.”

İşte bu hayranlık uyandırıcı aklın sahibi Allah’tır.

Aslında bunu anlamak için bir bilim adamının sözüne ihtiyacımız yok. Kendi aklımız bir Yaratıcı’nın varlığını anlamak için yeterli çünkü hepimiz gördüğümüzü muhakeme edebiliyoruz ve bir yargıya ulaşacak kabiliyetteyiz.

Milyonlarca çeşit canlının muhteşem mekanizmaları, binlerce çeşit meyve ve sebzenin varlığı, dünyanın hassas dengeleri, havadaki oksijenden azot oranına kadar her şey müthiş bir düzen içinde. Bunları bilmek ve görmek sonsuz akıl sahibi olan Allah’ın varlığını anlamamız için yeterli. Tabii ki bu konudaki en büyük yardımcımız her geçen gün ilerleyen bilim ve teknoloji.

YasamveEvreninKokeniKonf_AltugBerker

Teknolojik gelişmelerin artması ile bilim daha net gözlem yapma imkanı buldu. Örneğin Hubble teleskobunun bulunması evrenin bir başlangıcı olduğunu ve yaratıldığını bize ispat etti. Teknolojik gelişmelerin artması ile elektron mikroskobunun keşfedilmesiyle birlikte canlı hücresinin alt parçacıklarına ve DNA’nın detaylarına inme imkanını da bulduk. Ve burada en küçük tesadüfe dahi yer olmayan mükemmel bir komplekslikle karşılaştık. Bu öylesine muhteşem bir düzendi ki geçtiğimiz senelerdeki önemli çalışmalardan biri olan İnsan Genomu projesini yürüten bilim adamları DNA’nın yapısının ve mükemmel işleyişinin kesinlikle üstün bir aklın varlığını gösterdiğini ifade ettiler. İnsan Genomu Projesinde görevli bilim adamı Gene Myers, DNA’da şahit olduğu düzendeki ihtişam karşısında şunları söylemişti:

Beni esas hayretler içerisinde bırakan yaşam mimarisidir… Sistem son derece kompleks. Sanki dizayn edilmiş gibi… Orada büyük bir akıl var. (San Francisco Chronicle, “İnsan Genomu Projesi”, Tom Abate, 19 Şubat 2001)

Canlılık konusundaki en önemli delillerden biri ise hiç kuşkusuz ki fosillerin varlığı. Şu ana kadar bulunmuş olan yaklaşık 600 milyon canlı fosilinin hepsi günümüzde yaşayan örnekleri ile birebir aynı. Canlılar hiç değişmemişler, yani evrim geçirmemişler. Tıpkı aşağıda görülen ve milyonlarca öncesine ait hiç değişmeden günümüze gelmiş denizanası ve kaplumbağa fosillerinde olduğu gibi….

Evet, bilimin tüm dallarıyla elde edilen sonuçlar bizi Yaratılış’a götürüyor. Buna rağmen insanların çoğu bu gerçeklerden haberdar değil. Çünkü bilim dünyası bu konuda öyle büyük bir baskı altında ki bilimsel gerçekler ya gizleniyor ya da çarpıtılıyor. İdeolojik olarak materyalizmin ve kariyer olarak da bu ideolojiye destek veren kapitalizmin baskısı bu. Bilim adamlarının akademik yükselişini sağlamakta ve görüşlerini ifade etmekte kullandıkları platformlar hep bu baskıyı kuranların kontrolünde.

Batıl Darwinizm dininin savunucuları bu konuda öylesine baskıcı ve zorba bir politika izlemektedirler ki, evrim karşıtı konuşmak o kişiye büyük zorlukların kapısını açmaktadır. Darwinist dayatmaya göre, evrim hakkında şüphe etmek veya Darwinist sahtekarlıkları dile getirmek suçtur. Evrimin kanıtlanmamış bir teori olduğunu ifade etmek de onlara göre büyük bir suçtur. Darwinizm aleyhtarı bir bilim adamının herhangi bir üniversitenin biyoloji bölümünde ders verebilmesi adeta imkansızdır. Darwinizm yanlısı bir gazetenin sayfalarında, evrimi çürüten bir fosilin resmini bulabilmek olanaksızdır. Bir lise biyoloji öğretmeninin, evrim teorisi üzerinde bazı şüpheleri olduğunu ifade etmesi büyük bir hatadır. Muhtemelen bu kişinin kısa bir süre içinde işine son verilecektir.

YasamveEvreninKokeni_BKopekBaligiFosili
95 milyon yıllık boynuzluköpek balığı fosili yaşayan örnekleriyle tıpatıp aynıdır ve hiçbir değişim göstermemiştir.

Bu baskının örnekleri çok fazladır: Örneğin biyoloji profesörü Caroline Crocker’ı ele alalım, evrim teorisini sorguladığı için George Mason Üniversitesi’nden atılmıştı. O dönem yaşadıklarını şu sözlerle anlatmıştı:

Amirim beni ofisine çağırdı ve “Yaratılış konusunu ders olarak öğrettiğin için seni disipline göndermem gerekiyor” dedi. O eğitim dönemi sonunda işimi kaybettim. (Expelled “No Intelligence Allowed” belgeseli)

Biyolog Dr. Richard von Sternberg’in ise, evrimi sorguladığı ve evrim karşıtı yazarların açıklamalarına yer verdiği için Ulusal Tarih Müzesi’ndeki (National History Museum) işine son verilmişti. Bu gibi işten çıkarılmaların, dışlanmaların tek bir nedeni vardır. Üniversiteler, bilim dergileri ve benzeri kurum ve kuruluşlar materyalist felsefeyi destekleyenlerin idaresindedir. Ve onlar da tesadüf masalını savunan evrim teorisinin desteklenmesini ve anlatılmasını isterler. Bunun dışında görüş ifade edenleri bilim dünyasında barındırmazlar. Üniversitelerden ilişiğini keserler, dergilerde yazılarını yayınlatmazlar. Hatta bütün ülkelerde eğitim sistemine de hakimdirler ve evrim teorisinin hikayelerini sanki doğruymuş gibi çocuklara anlattırmaktadırlar.

Evrimin “güçlü olan kazanır” ya da “hayatta kalmak için ezmelisin” benzeri dogma inançlarıyla büyüyen çocuklar acımasız bir ahlakın eğitimini almaktadırlar. İnsanın bir hayvandan türediği dolayısıyla değersiz olduğu gibi Darwinist yalanlarla büyüyen nesiller elbette ki sorunlu yetişmektedir. İşte bütün bu tehlikelere karşı bilime ve vicdana inanan sizin gibi gerçekleri anlatan dürüst bilim insanları geleceğimizin aydınlanmasında öncü olacaklardır. Çekinmeden gerçeği ifade edebilmek bir erdemdir ve cesur yürekli insanların önemli bir meziyetidir. Gerçek, bütün yanlışları, yalanları mutlaka ortadan kaldırır. Bu, bazen biraz zaman alabilir. İşte bizler şimdi o zamanın içindeyiz. Hiç kuşkusuz ki bu zamanı sizler gibi, bizler gibi iyi kullanan, doğruyu anlatmak için çaba gösteren insanlar kazanacak. Bu insanların gözünde ve bu insanları yaratan Yaratıcımız Katında değerlidir. Ve onlar sayesinde diğer insanlar da kazanacak. Benliklerini, yaşamlarını ve sonsuz geleceklerini. Konuşmamı tamamlamadan, bir konuyu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Tabii ki Darwinizm denilince hemen aklımıza sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da çok önemli etkisi olan bir insan geliyor. Vakfımızın Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar ya da yurtdışında bilinen müstear ismiyle Harun Yahya. Bu konferanstaki birçok çalışma da kendisinin eserlerinden faydalanılarak hazırlandı.

Sayın Adnan Oktar’ın 300’ü aşkın eseri var ve kendisi eserlerinin çoğunda Darwinizm’i bilimsel delillerle çürütüyor. Darwinist diktatörlüğe yazılı ve sözlü olarak çok kapsamlı şekilde dikkat çeken, evrim teorisi ve Sosyal Darwinizm bağlantısını ortaya koyan, bunun toplumsal zararlarını da yoğun olarak anlatan kişi yine Fahri Başkanımız Sayın Adnan Oktar’dır. Özellikle belirtmek isterim ki, kendileri sizlerin ülkemizde bulunmanızdan ve bu bilim etkinliğine katılmanızdan büyük memnuniyet duydular. Bunu da ifade etmek isterim.