Radikal’de Rekapütilasyon Masalı
Radikal gazetesinin 17 Kasım 2006 tarihli sayısında “Evrimin kanıtını gömdüler” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde Adana’nın Kırıkhan ilçesinde dünyaya gelen ancak doğumdan bir saat sonra ölen bir bebek konu ediliyordu. Doğumdan hemen sonra çekilen fotoğrafı gösterilen bebek, yüzünde sergilediği anormal gelişimle bazı evrimcilerce maymuna benzetilmişti. Evrimci Prof. Dr. Üner Tan, bebeğin ölümünden kısa süre sonra gömülmesine üzüldüğünü belirtiyor, bebeğin incelenmesi halinde “gerisingeriye evrim teorisine” ışık tutabileceğini öne sürüyordu. Aşağıda Sayın Tan’ın bebekle ilgili evrimci iddiaları cevaplanmaktadır.
Tan”ın evrime embriyolojik kanıt çıkarsama yanlışı
Bebeğin yüzüne bakıldığında, özellikle göz ve burun bölgesinde anormal iri yapıların bulunduğu görülmekte, bunların mutasyonal gelişim bozuklukları olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın Tan ise, bu anormallikleri bilim tarihinde artık “hurafe” olduğu kesinkes bilinen, çöpe atılmış bir yanılgıdan ibaret olan “rekapütilasyon” iddiası çerçevesinde ele almakta ve şu iddiayı ortaya koymaktadır:
“İnsanın, doğmadan öne geçirdği bütün aşamaları anne karnından büyüyene kadar devam eder. Bu gelişme bu aşamalardan birinde takılırsa bir önceki insan olan maymunlara benzer. Doğduktan sonra da bu gelişme takılı kalabilir. Bu bebeğinki anne karnında takılı kaldığı için gerisingeri bir gelişme olmuş”.
Bu sözler, bilim adamlarının da hikaye türünden hurafeler anlatabileceklerini, onlara inanmakta körükörüne ısrar edebileceklerini göstermesi açısından ibret vericidir. Tan”ın sözünü ettiği ve evrimsel atalardan kalan formları izlediğini söylediği gelişim, eski bir yanılgıdan ibarettir. Ernst Haeckel adlı Alman biyolog tarafından ortaya atılan bu iddia, rekapütilasyon yasası olarak bilinir. Haeckel, birey oluşumunun soy oluşumunun sözde evrimsel tarihini tekrarladığını iddia ederek insan embriyosunun, sürüngen, memeli ve primat gibi atasal formları izleyerek geliştiğini iddia etmiş, bu yönde bazı embriyo çizimlerini kanıt olarak öne sürmüştür. Ancak kısa süre sonra kendi elleriyle hazırladığı bu çizimlerin sahte olduğu, gerçekte insan embriyosunun sürüngen ve memeli embriyolarından çok farklı formlarda bir gelişim ortaya koyduğu ortaya çıkmıştır. Haeckel”in iddialarının bilimsel dayanaktan yoksun olduğuna ve sunduğu kanıtları yapay olarak ürettiğine dair itirazlar 136 yıl önce başlamış (1), rekapütilasyon yasasının bilimsel bir tartışma olarak sonu da en az 80 yıl kadar önce gelmiştir. (2) Neo-Darwinizm”in kurucularından George Gaylord Simpson bile, günümüzden 42 yıl önce; “Haeckel evrimsel gelişimi yanlış bir şekilde ortaya koydu. Bugün canlıların embriyolojik gelişimlerinin geçmişlerini yansıtmadığı artık kesin olarak biliniyor” diyerek bu gerçeği kabul etmiştir. (3)
Görüldüğü gibi, Haeckel”in yanıldığı artık kesin olarak evrimci uzmanlarca dahi kabul edilmektedir. Malesef Sayın Tan, bilgi eksikliği sebebiyle bu evrimci uzmanlar arasında yer alamamaktadır.
Sayın Tan”ın bu doğum anormalilğini insanın sözde maymunsu atalarıyla bağdaştırması ancak sınırsız hayalgücü ve önyargıya dayanmaktadır. Eğer Sayın Tan bilimsel literatürü bu konuda gerçekten incelemiş olsaydı, insanın embriyolojik gelişimiyle ilgili maymunsu görünüm iddialarının bilimsel kanıta dayanmadığını, bunun önde gelen evrimci embriyologlarca da aynen teyid edildiğini bilmesi gerekirdi. Böyle bir embriyolog olan McNamara”nın New Scientist dergisindeki 16 Ekim 1999 tarihli bir makalesinde yazdıklarını burada tekrarlamak, sanırız hem Sayın Tan hem de yanlış bilgilendirdiği Radikal okurları için faydalı olacaktır. McNamara söz konusu makalesinde insan embriyosunun maymuna benzeyen evrelerden “hiçbir zaman” geçmediğini şu sözlerle kabul etmektedir:
Haeckel, teorisini “biyogenetik yasa” olarak adlandırdı ve bu düşünce kısa zamanda “rekapitülasyon” olarak popülerleşti. Gerçekte ise, Haeckel”in keskin yasasının yanlış olduğu yakın bir zaman sonra gösterildi. Örneğin, erken insan embriyosunun hiçbir zaman bir balık gibi solungaçları yoktur ve embriyo hiçbir zaman erişkin bir sürüngene ya da maymuna benzer evrelerden geçmez. (4)
Görüldüğü gibi Radikal gazetesinde yer verilen evrimci iddialar, bilimsel literatürün gerçeklerini göz ardı eden, hatta onlara rağmen savunulan eski bir hurafenin bilgi eksikliği nedeniyle tekrarlanmasından ibarettir. Biz evrimi dogmatik olarak benimsemiş araştırmacılara, onyıllar önce akademide öğretildikleri masalların geçersizliği hakkında güncel bilgiler sunmayı görev biliyoruz.
Ve umuyoruz ki Radikal gazetesi gibi evrimci yayınlar, sadece ideolojik sebeplerden ötürü destekledikleri bu hikayelerin bilimde yeri olmadığını görür ve bunları aynen yayınlamadan önce literatürü biraz olsun incelerler.
NOT: Biz Sayın Tan’ın Radikal gazetesinde değinilen gerisin geriye evrim iddiasına daha önce cevap vermiştik. Bu iddiaya cevabımızı burada bulabilirsiniz. Ayrıca bu haber aynı zamanda Milliyet gazetesinin 28 Aralık 2006 tarihli sayısında yayınlanan ve aynı konuyu “Evrimcinin gözü Hatay’da” başlığıyla duyuran habere de cevabımızdır.
1- L. Rutimeyer, “Referate,” Archiv fur Anthropologie, 1868
2- Keith S. Thompson, “Ontogeny and Phylogeny Recapitulated”, American Scientist, cilt 76, Mayıs / Haziran1988, s. 273
3- G. G. Simpson, W. Beck, An Introduction to Biology, New York, Harcourt Brace and World, 1965, s. 241
4- Ken McNamara, “Embryos and Evolution”, New Scientist, 16 Ekim 1999
Eser Dosyaları
http://harunyahya.org/tr/NetCevap/146766/Radikalde-Rekaputilasyon-Masali