Tempo ve Hürriyet’in yanılgılarına Kuran’dan cevaplar: İnsan çamurdan yaratıldı
Materyalist çevreler Müslümanların Materyalist felsefeye karsı yürüttükleri fikri mücadeleyi zayıflatabilmek için “evrimsel yaratılış fikrini” el altından destekleyerek farklı bir yol denemektedirler. Ancak bu bir taktiktir. Bu yöntemle evrim teorisinin özünü oluşturan materyalizm yerleştirilecektir. İlahiyatçılarımız bu oyuna alet olmamalıdır.
Tempo Dergisi, 2-8 Ekim tarihli sayısında, “İslam Darwin’i Kabul “Ediyor” başlıklı bir dosyayı kapak konusu yaptı. Aynı dosya, Hürriyet gazetesinde ve çeşitli internet sitelerinde yayınlandı. Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz de 2 Ekim tarihli “İslam ile Darwin barışıyor” başlıklı yazısında, aynı haberi referans gösterdi.
Tempo dergisindeki haber, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki üç akademisyen ile yapılmış röportajlara dayanıyordu. Söz konusu sayın hocalar, evrim teorisi ile İslam’ın uyuşabileceği görüşündelerdi.
Ancak bu görüş yanlıştır. Darwinizm ile İslamiyet’in “uyuşması” söz konusu değildir, çünkü Darwinizm, İslamiyet’in temeli olan inanca, yani evreni ve canlıları Allah’ın yarattığı ve düzenlediği gerçeğine doğrudan aykırıdır. Bu gerçeği insanlara reddettirmek için oluşturulmuş bir teoridir. Nasıl “din halkın afyonudur” iddiasında bulunan Marksizm ile İslam arasında bir “uzlaşma” söz konusu olamazsa, “canlılık rastlantıların ürünüdür” iddiasında bulunan Darwinizm ile İslam arasında da bir “uzlaşma” söz konusu olamaz. Kaldı ki, böyle bir uzlaşma çabasına da hiç gerek yoktur. Çünkü Darwinizm’in bilimsel bir dayanağı yoktur. Zannedildiği gibi “bilimsel bir gerçek” değil, aksine bilimsel gerçeklere rağmen savunulan bir yalandır.
MÜSLÜMAN EVRİMCİLER NEREDE YANILIYOR?
“Müslüman evrimciler”, materyalist telkin ve propagandalar sonucuda evrim teorisini bilimsel bir gerçek zanneden ve bu teori ile Allah’a iman arasında bir “orta yol” arayan inançlı insanlardır. Bu kişiler, Darwinizm’in canlılığın kökeni hakkındaki senaryosunu aynen kabul etmekte, ancak bu senaryonun Allah’ın kontrolünde olduğunu savunarak, evrim teorisi ile inanç arasında bir “uzlaşma” sağlamaya çalışmaktadırlar.
Ancak bakış açısı son derece yanlıştır. Çünkü evrim teorisi ideolojik arka planı olan, ateizmi sağlamlaştırmak ve temellendirmek amacıyla ortaya atılmış ve materyalist düşünceye sahip çevreler tarafından şiddetle sahiplenilmiş din dışı bir düşüncedir. Materyalist felsefe üzerine bina edilmiştir ve dünya üzerindeki olayları yorumlayışı da “materyalistçedir.
Evrim teorisinin karşısında ise yaratılış açıklaması yer alır. İnsanın salt akıl ve gözlem yoluyla da (yani bilimsel yöntemle) kavrayabileceği yaratılış gerçeği, tarihin başından bu yana İlahi dinler yoluyla insanlara öğretilmiştir. Tüm İlahi dinler, Allah’ın tüm kainatı yoktan, “Ol” emri ile yarattığını ve kainattaki kusursuz işleyişin Allah’ın üstün yaratma gücünün bir delili olduğunu bildirmişlerdir. Kuran’ın pek çok ayetinde de bu gerçek bizlere bildirilmiştir. Allah “Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) ayetiyle kainatı yoktan ve mucizevi biçimde yarattığını bildirmektedir.
Materyalizm ile Allah inancı arasındaki fikri ayrılık, din ile dinsizlik arasındaki en temel farktır. Bu konuda fikri bir “uzlaşma” aramak, Müslüman için söz konusu değildir. Ortaya atılma sebebi Allah’ı ve yaratılışı inkar etmek olan bir teori ile “uzlaşmak” mümkün değildir. Böyle bir çabaya girmek, dinin temelinden taviz vermek olur ki, kabul edilemez.
MATERYARYALİSTLER, “DİNDAR EVRİMCİLİĞİ” TAKTİK OLARAK DESTEKLİYOR
Nitekim böyle bir girişimin dine zarar vermek anlamını taşıdığını bilen evrimciler, dindarları bu girişime zorlamak için çaba göstermektedirler. Evrimciler, inanç sahibi kişilerin desteğini alabilmek ve onların evrim teorisi karşısında yaptıkları fikri mücadeleyi zayıflatabilmek için, “evrimsel yaratılış fikri”ni el altından destekleyerek farklı bir yol denemektedirler. Kendileri Allah’a inanmadıkları, tesadüfü ilahlaştırdıkları, yaratılış gerçeğine tamamen karşı oldukları halde, teorilerinin kabulünü hızlandıracağını düşündükleri için, dindar evrimcilerin Allah’ın canlıları evrimle yarattığı fikrine karşı sessiz kalır, hatta çoğu zaman bu fikri teşvik ederler.
Ancak bu yalnızca bir taktiktir. Bu taktiğin amacı, dindarların tepkisini ortadan kaldırarak, evrim teorisini tüm topluma kabul ettirebilmektir. Evrim teorisi bu şekilde yaygınlaştıktan sonra, zorlama bir yorum olan “dindar evrimcilik” kolayca ortadan kaldıralacak, evrim teorisinin özünü oluşturan materyalizm yerleştirilecektir. Müslümanların, bu taktiğe aldanmaması, buna alet olmamaya büyük özen göstermesi gerekir.
DARWIN’İN ALLAH’A İNANDIĞI ŞEKLİNDEKİ YANLIŞ KANAAT
Müslüman evrimcilerin bir diğer yanılgısı, Darwin’in inancı hakkındadır. Darwin’in Allah’a inandığını sanmaktadırlar.
Oysaki Darwin’in hayatının ilk dönemlerinde Hıristiyan inancına bağlı olmasına rağmen, evrim teorisini geliştirmesine paralel bir biçimde, inancını yitirdiği, giderek ateizme kaydığı, bilinen bir gerçektir. Ateizmini açıkça ifade etmeyişinin tek nedeninin, dindar bir Hıristiyan olan eşi Emma Darwin’i üzmemek olduğu, Darwin biyografilerinde sıkça anlatılır. Darwin’in kitaplarında çok açıkça ifade etmediği ateizmi, mektuplarında çok belirgindir. Bir mektubunda şöyle demiştir:
” … Böylece inançsızlık yavaş yavaş beni sardı ve sonunda tamamlandı.” (Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, s. 381)
Darwin 1876’da yazdığı bir mektubunda da inançsızlığını açıkça itiraf etmektedir:
“Ben, ‘Allahsız’ diye adlandırılmayı hak ediyorum. Bu sonuç, anımsayabildiğim kadarıyla, Türlerin Kökeni’ni yazdığım zaman kafamda güçlü olarak yer ediyordu.” (Francis Darwin, Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, s. 80-81)
Darwin’in kimliği bir yana, bir teori olarak Darwinizm’i Allah inancı ile uzlaştırma çabası boşunadır. Kendisi de bir evrimci olan Kanadalı düşünür William Provine şöyle der:
“Yaratılışçıların iddia ettigi gibi modern evrime inanış, insanları ateist yapar. İnsanlar evrime uyumlu bir dini görüşe sahip de olabilirler, ama ancak ve ancak söz konusu dini görüş ateizmden ayırdedilemeyecek kadar farksız ise.” (William Provine, “No Free Will,”, Chicago: University of Chicago Press, 1999, s. 123)
ALLAH İNSANI ÇAMURDAN YARATMIŞTIR
Allah Kuran’da insanın yaratılışının da mucizevi bir biçimde olduğunu haber verir. İlk insan, Allah’ın çamuru şekillendirip insan bedeni haline getirmesi ve ardından bu bedene ruh üflemesiyle yaratılmıştır:
Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. (Müminun Suresi, 12)
Dikkat edilirse ayetlerde insanın-Müslüman evrimcilerin iddia ettiği gibi-“maymundan” veya bir başka canlı türünden değil, cansız bir madde olan çamurdan yaratıldığı özellikle belirtilmektedir. Allah cansız çamuru mucizevi bir biçimde insana dönüştürmüş ve bu bedene ruh üflemiştir. Bunda hiçbir “doğal evrim süreci” yoktur, Allah’ın doğrudan mucizevi bir fille yaratması vardır. Nitekim Allah’ın aşağıdaki ayette kullandığı “iki elimle yarattığım” şeklindeki müteşabih ifade de, insanın doğrudan Allah’ın kudretiyle yaratıldığını gösterir:
(Allah) Dedi ki: “Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?” (Sad Suresi, 75)
Kısacası Kuran’da insanın ve canlıların yaratılışı hakkında hiçbir “evrim” açıklaması yer almamakta, aksine tüm canlıların ve insanın Allah’ın mucizesi olarak su ve toprak gibi cansız maddelerden yaratıldığı bildirilmektedir.
HAKİKATTEN TAVİZ VERİLMEZ
Başta da belirttiğimiz gibi, İslam’la Darwinizm’i uyuşturma çabası, materyalistlerin Darwinizm’i topluma kabul ettirebilmek için kullandıkları bir taktiktir. Müslümanların bunun bilincinde olması gerekir.
Evrimcilerin “din ile bilimi karıştırmayalım, inanç ayrı, evrim gerçeği ayrı” şeklindeki mantıkları da yine Müslümanların yaptıkları fikri mücadeleyi zayıflatmak amaçlıdır. Bu mantığı öne sürenlerin asıl vermek istedikleri mesaj; “Bir gerçek dünya vardır ve bu bilimle anlaşılır ve bilim bize yaratılış diye birşey olmadığını gösterir, ama isteyen kendi kişisel görüşü içinde dilediğine inanır” telkinidir. Bu büyük bir aldatmacıdır. Allah’ın evreni ve canlıları yaratmış olduğu “apaçık bir gerçek”tir; hakikatin ta kendisidir. Kainatı saran her detay Allah’ın yaratışının bir delilidir. Asıl olarak evrim hiçbir delile dayanmayan batıl bir inançtır ve ancak kişilerin “özel inancı” olarak değerlendirilebilir. Müslümanlar, “hakikati” materyalist felsefenin egemenliğine veren, buna karşılık yaratılış gerçeğini sadece bir “kişisel inanç” olarak göstermeye çalışan bu aldatıcı telkine karşı bilinçli olmalıdırlar.
İLAHİYATÇILARIMIZ BU OYUNUNA GELMEMELİ !
Materyalist çevreler müslümanların Materyalist felsefeye karsı yürüttükleri fikri mücadeleyi zayıflatabilmek için “evrimsel yaratılış fikrini” el altndan destekleyerek farklı bir yol denemektedirler. Ancak bu bir taktiktir. Bu yöntemle evrim teorisinin özünü oluşturan mataryalizm yerleştirilecektir. İlahiyatçılarımız bu oyuna alet olmamalıdır.
İnsanın atası maymun diyen ilahiyatçı Hadi Adanalı’ya soru:
Solucan ile insan arasındaki %75 genetik benzerliği nasıl açıklayacaksınız?
Tempo Dergisi’nin evrimci İlahiyatçı olarak lanse ettiği Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Hadi Adanalı uzmanlı alanı dışına çıkarak insane ile maymkun arasındaki genetik benzerliğin evrime delil olacağını söylemiş.
Evrimci yayınlarda, şempanzelerin genlerinin insan genleri ile çok büyük oranda (% 99 veya 99) bir benzerlik gösterdiği iddia ediliyor ve bunun evrim teorisinin bir delili olduğu ileri sürülüyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimcilerin insan ve şempanze DNA’ları hakkında sık sık ileri sürdükleri benzerlik propagandası aldatıcıdır. Çünkü maymunların genetik kodu tam olarak çözülmüş değildir. Yapılan karşılaştırmalar, hem insanda hem de maymunlarda en yoğun olarak bulunan bazı proteinler üzerinden yapılmakta ve böylece “% 99” rakamına kasıtlı olarak ulaşılmaktadır. Buna karşın evrim teorisi adına “hoşa gitmeyen” veriler ise Darwinist medya tarafından göz ardı edilmektedir.
Örneğin, genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA’larında %75’lik bir benzerlik ortaya koymuştur. Bu, elbette insan ile solucanlar arasında sadece %25’lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir!
Öte yandan Drosophila türüne ait meyve sineklerinin genleri ile insan genleri karşılaştırıldığında, % 60’lık bir benzerlik çıkmıştır. Yine insanla muz arasında ise bazı proteinlere göre % 50 benzerlik vardır.
Gerçekte tüm bu farklı sonuçlar, biyokimsayal benzerliklere dayanılarak bir “evrimsel akrabalık tanımı” yapılamayacağının göstergesidir. Elbete insan bedeninin diğer canlılarla moleküler benzerlikleri olacaktır; çünkü aynı moleküllerden oluşmakta, aynı suyu ve atmosferi kullanmakta, aynı moleküllerden oluşan besinleri tüketmektedir. Ama bu “ortak malzeme”, bir evrimin değil “ortak tasarımın”, yani hepsinin aynı plan üzerine yaratıldıklarını bir göstergesidir.
Araştırmacı-Yazar Mehmet Şevket Eygi
İlahiyatçılarımızın Evrimi Desteklemesi İbret Vericidir
Evrim teorisi Allah’ı inkar eden materyalist bir düşüncedir ve islam dini ile kesinlikle bağdaşmaz. Darwinizm ile islamın öğretileri birbirine tamamen zıttır. 19. yüzyılda Allah inancına karşı iktisatta Marksizm, biyolojide ise Darwinizm adını duyurmuştur. Ancak bu iki temelsiz görüş günümüzde iflas etmiştir. Onun bıraktığı boşluğu dolduracağı düşünülen Neo-Darwinizm de iflas etmiştir. Bu iflas etmiş teori günümüzde bir ideoloji ve sahte din olarak kullanılmaktadır. Birtakım ilahiyatçıların evrim masalı ile islam dinini bağdaştırmaya çalışmaları düşündürücü ve ibret verici bir durumdur. Halkımızın bu yersiz bağdaştırmalara itibar etmemesini temenni ediyorum. Materyalistler evrimci, İlahiyatçılarımızı desteklemesi ise bir kandırmacadan ibarettir. Bu konuda çok dikkatli olunması gerekmektedir.
9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu
Kuran’dan Evrime Temel Bulamazsınız
İnsanın fiziksel evrimini ne aklı başında bir felsefeci savunabilir ne de Kuran’dan bu konuda bir dayanak bulunabilir. Özellikle Darwinizm bilimsel geçersizliği konusunda özellikle Avrupa’da ve ABD’de çok ciddi çalışmalar bulunmaktadır. Türkiye’de de önemli tepkiler yeralmaktadır. Evrimci ilahiyatçılar ayetleri yorumlamada çok dikkatli olmalıdır. Son zamanlarda İlahiyatçılar arasında türeyen reankarnasyon yanılgısı da bu Kuran’ı yanlış yorumlamanın ürünüdür. Bilimsel temeli olmayan teori insanı hayvan sıfatında görmek isteyenlerin ısrarla savundukları bir bilim değil ideolojidir.
Araştırmacı-Yazar Ümit Şimşek:
İlahiyatçılar, Ateistlerle Ortak Nokta Bulamazlar!
Evrim teorileriyle İslâmı bağdaştırma düşüncesi, ya bu teoriler hakkında,ya İslâm hakkında, ya da her ikisi hakkında ciddî bir bilgi ve anlayış sahibi olmamaktan ileri gelmektedir. Burada idia sahipleri İlâhiyatçılar olduğuna göre, biz birinci ihtimali kabul ediyoruz. Sanırım, bu hocalarımız, derinlemesine bir araştırmaya girişmeden, biraz literatür karıştırmakla kendilerini yoğun bir propaganda karşısında bulunca, bütün dünyayı karşılarına almaktansa bir orta yol bulmayı kendi dişlerine ve güçlerine daha uygun bir iş olarak görmüşlerdir. Oysa, evrim teorileriyle ilgili olarak yapılacak herhangi bir araştırmada, bir araştırmacının şu iki sonuca birden varmaması imkânsızdır:
Birincisi: Evrim teorilerinin hepsi “tesadüf” esasına dayanır. Bu temeli çektiğiniz zaman ortada evrim teorisi diye birşey kalmaz. Siz isterseniz bunu bir “tanrı” inancıyla bağdaştırmaya çalışın; varacağınız en son nokta, “tesadüfen birşeyler yapmaya çalışan bir tanrı” düşüncesinden ileri gidemeyecektir.
İkincisi: Evrim iddialarının, bugüne kadar ortaya konmuş hiç, ama hiçbir kanıtı yoktur. Sadece, tekrarlanmakta olan iddialar vardır. Fakat bu iddiaların çok yaygın bir şekilde tekrarlanmakta oluşu, derme çatma bilgi veya zayıf inanç sahibi olanları, “Bu kadar çok insanın dilinde dolaşan birşeyin herhalde bir hakikati olmalıdır” şeklinde bir inanca sevk etmektedir.İslâmı evrim teorileriyle barıştırarak bir orta inanç bulma çabasındaki hocalarımızın, eğer bu çabalarındaki asıl saik reklam yapmak değilse, onlara tavsiyemiz, bu konuyu ehil ellerden, ciddî kaynaklardan, doğru dürüst çalışmaları olacaktır.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak. Öğretim Görevlisi Doç. İlhami Güler
Tempo Dergisi Söylediklerimizi Çarpıttı
Tempo dergisinin Darwinist müslüman olarak lanse ettiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. İlhami Güler gazetemize yaptığı açıklamada Tempo dergisinin sunuş biçimine ve konuya yaklaşımına tamamen karşı olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Röportajda evrim teorisinin veya Darwinizm’in önemli bir parçası olan insanın maymundan türediği teorisi doğrulanmamıştır. Evrim teorisini insanın maymundan türemesi savına indirgemek ve bunu da materyalizme ve din aleyhtarlığında kullanmak ancak Türkiye’deki düşünce sefaletiyle izah edilebilir.”
Tempo Dergisi’nde Darwinizm’i savunan açıklamaları yayınlanan İlahiyatçı Profesör Mehmet Bayrakdar ise “Tempo Dergisi’nin konuyu sunuş biçimi, kapakta ve iç sayfalarda ağırlıklı maymun resimlerinin kullanılmasının gereksiz bulduğunu, sözleriyle kullanılan resimlerinin birbiriyle çeliştiğini” söyledi.
A.Ü İlahiyat Fak. Felsefe Böl. Prof. Dr. Hayrani Altıntaş
Allah Kusursuz Yaratandır.
Bugün bazi biyologların bir büyü olarak sarıldıkları evrim düşüncesi bir teori olmaktan öteye gitmez. Son dönemde Yeni Darwinizm adı altında ortaya atılan fikirler de yine bilim adamları tarafından çürütülmüştür. Hal böyle iken bu çürük teorinin bazı kimselerce benimsenmesi ve müslüman alimlerin de benzer fikirleri benimseyip kitaplarında dercettiklerini söylemesi, bu düşüncenin çıkmazlarından kurtulmak için ortaya atılan yeni bir imdat simididir. Kuran-ı Kerim yaratılışın kusursuz olduğunu ifade ederek Mülk Suresi’nde bir kusur bulma konusunda insanoğluna meydan okuyor.
Türlerin belli merhalelerden sonra olgunlaştığını ve tecrübe ettikleri hususları kendilerinden sonra gelen nesle aktardıkları şeklindeki Darwinist düşünce Kur’ani gerçeklerle kesinlikle bağdaşmaz. Çünkü Allah her şeyi yerli yerince ve Kendisine has mükemmellikle yaratmıştır.Ancak Yaratıcı düşünceye karşı olan ateizm, evrimciliği Allah’ı inkar hususunda kendisine en güzel vasıta yapmıştır. İslam alimleri arasında evrimden bahseden bazı kimseler, türlerin evrimi tarzındaki Darwinizm’i değil Hint, Mısır ve Yunan düşüncesinden gelen dört unsurun birbirine dönüşmesi görüşü doğrultusunda bazı fikirler öne sürmüşlerdir. Ancak bu alimlerin hiçbirisi biyolog değildir.
İslam düşüncesinin evrim teorisiyle bağdaştığını ve bu düşünce içerisinde evrime uygun fikirlerin bulunduğunu müslüman yazarlara atıfta bulunarak iddia etmek çok yanlış bir düşüncedir. Bu mükemmel varlığın yarattığı alem de mükemmeldir. İlahiyatçılar bu konularda fikir sedrederlerken önce kendi aralarında oturup konuşmalı sonra ortaya çıkan gerçeği halka açıklamalıdır. Onlara düşen görev budur… http://harunyahya.org/tr/Makaleler/8477/Tempo-ve-Hurriyet’in-yanilgilarina-Kurandan-cevaplar-Insan-camurdan-yaratildi