Yaratılış Gerçeği Bilimdir, Evrim Bir Hurafedir

Evrim teorisi ve evrimciler büyük bir çıkmaz içindedirler. Çünkü bilim, Darwinizm’i açıkça yalanlamaktadır. Bunun farkında olan evrimciler ise büyük bir panik içinde çırpınmakta, çıktıkları tartışma programlarında, açık oturumlarda ya da cevapsız kaldıkları her türlü ortamda hemen yaratılış gerçeğini savunanlara saldırmakta, bu şekilde sözle üstün gelmeye çalışmaktadırlar.

Evrimcilerin “din ile bilimi karıştırmayalım, inanç ayrı, evrim gerçeği ayrı” şeklindeki mantıkları da yine Müslümanların birliklerini bozmak ve yaptıkları mücadeleyi kendi akıllarınca zayıflatmak amaçlıdır. Bu çarpık mantığı öne sürenlerin asıl vermek istedikleri hayali hikayelerle dolu mesaj; “Bir gerçek dünya vardır ve bu bilimle anlaşılır ve bilim bize yaratılış diye birşey olmadığını gösterir, ama isteyen kendi kişisel görüşü içinde dilediğine inanır” yalanıdır. Bu büyük bir aldatmacadır. Allah’ın evreni ve canlıları yaratmış olduğu “apaçık bir gerçek”tir; hakikatin ta kendisidir. Kainatı saran her detay Allah’ın yaratışının bir delilidir. Asıl olarak evrim hiçbir delile dayanmayan batıl bir inançtır ve ancak kişilerin “özel inancı” olarak değerlendirilebilir. Müslümanlar, “hakikati” materyalist felsefenin egemenliğine veren, buna karşılık yaratılış gerçeğini sadece bir “kişisel inanç” olarak göstermeye çalışan bu aldatıcı telkine karşı bilinçli olmalıdırlar.

Bu telkini yenmek ise kolaydır. Hakkın karşısında batıl olanın hiçbir geçerliliği olmayacağı bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilir:

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Bazı müslümanların evrimi sözde dinle bağdaştırma çabalarının altında ise, “batıl” karşısında duydukları endişe, eziklik, bilgisizlik ve kararsızlık yatmaktadır. Oysa bu son derece yersiz bir ezikliktir. Çünkü evrimcilerin kendilerini savunabilmek için ne bilimsel bir dayanakları, ne de bir delilleri vardır. Onlar bu teoriye olan dogmatik bağlılıkları nedeniyle demagoji yapmakta, psikolojik baskıyla karşılarındakileri susturmaya çalışmaktadırlar. Gerçekte ise çaresiz durumdadırlar.

Söz konusu Müslümanların bunu fark etmemelerinin nedeni, konu hakkındaki bilimsel gelişmelerden habersiz olmalarıdır. Bilimsel gelişmeleri takip etmeyen, evrim teorisinin geçersizliğini anlatan yayınları okumayan bir insan evrim teorisini bilimsel bir gerçek zannetme yanılgısına düşebilir. Ancak bilgisizlik, bu konudaki eserleri okumakla kolayca giderilebilecek bir eksikliktir. Evrim teorisi konusunda detaylı bilgi sahibi olan bir Müslüman için, evrimcilerin iddiaları karşısında kararsız veya suskun kalma gibi bir durum kesinlikle olmayacaktır. Bunun yanı sıra, Allah’ın eşsiz yaratışını ve tüm kainatı saran kusursuz sanatını derin derin düşünmek, Kuran’a kuvvetle sarılmak ve Kuran ayetlerinde bildirilen gerçekleri kavramak bu olumsuz etkilerden kurtulmanın en kolay yoludur.

Belki birçok samimi Müslüman bugüne kadar kitap boyunca saydığımız nedenlerden dolayı evrim teorisini kabul etmiş, hatta savunmuş olabilir. Ancak İslam ahlakının gereği, insanın hatasını fark ettiği anda, hemen doğru yola yönelmesidir. Çünkü Darwinist düşüncenin oluşturduğu zararlar bilinmeden önce bu teoriye destek olmakla, teorinin asırlardır oluşturduğu zararlarını öğrendikten sonra destek olmak bir değildir. Bir kişi Darwinizm’in bu tehlikeli boyutlarını bilmeden ve bilimsel geçersizliğini öğrenmeden önce bilgisizce bu teoriye destek vermiş olabilir, fakat güzel ve erdemli olan tavır tüm bunları öğrendikten sonra söz konusu kişinin hemen harekete geçmesi ve bu zararlı ideolojiye karşı fikri mücadeleye destek olmasıdır. Allah bir ayetinde Müslümanlara şöyle buyurmaktadır:

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)